Thursday 10 December 2015

Berlin`i Gezerkene...


Blogumuzun `gezerkene` kosesinin acilisini, yeni tamamladigimiz Berlin gezisiyle yapiyorum. Bratislava`dan Berlin`e ucuza Ryanair biletleri bulduk. Ucuz biletlerin cazibesine kapilip, hakkinda birsuru sey duydugumuz Berlin`i kesfetmek icin yollara koyulduk. Berlin`le ilgili ilginc olan, `Berlin super!` cumlesini defalarca kez baska baska insanlardan duymus olmamizdi. Ne zaman ortamda bi Berlin muhabbeti acilsa ve Berlin`de bulunmus birisi olsa, bu cumleyi ve varyasyonlarini duyduk. Merakimizin kamcilanmasinin asil nedeni bu herhalde. Ve tabi, Berlin`le ilgili bildigimiz klasikler; Berlin duvari, senelerce ikiye bolunmus bir sehir, Almanya`nin baskenti, soguk savas vs.. Biletlerimizi alip, kalmak icin Airbnb`den uygun bir oda ayarladiktan sonra gezi tarihimizi beklemeye basladik.

Berlin`e uzanan yolculugumuz, 3 farkli ulkenin baskenti`nden meydana geldi. Viyana`dan Bratislava havaalanina otobusle gecip, oradan da ucakla Berlin`e vardik (Avusturya>Slovakya>Almanya). Airbnb`de ayarladigimiz ev Prenzlauer Berg bolgesindeydi. Evi bulmak zor olmadi. Evi de evin oldugu bolgeyi baya sevdik. Sakin, guzel  ve merkeze yakin bir bolge. Vardigimiz gun, eve esyalarimizi atip, biseyler yemeye disari cikti. Ev sahibi hatunun tavsiye ettigi dilim pizza satan biyerde (pizzeria zia maria)`da atistirdiktan sonra (pizza superdi), yuruyerek sehir merkezine indik. Bi arkadasin Berlin`in Kizilay`i diye tanimladigi Aleksander platz`da biraz dolandik. 

Pizzeria zia maria`da gocmen cocuklarin yasadiklariyla ilgili ilginc bir cagdas sergi vardi:



Yemek yenilen masalardan biri. Tahtayi bu sekille islemisler:



Ilk Gun (Pazar):


Kaldigimiz eve uzak olamayan biyerde, her pazar gunu Berlin`in bit pazarlarindan birisi kuruluyormus: Mauerpark flohmarkt. Burda bolca vakit gecirdik, ivir zivira bakindik, bolca fotograf cektik. Hava da gunesli olunca, haliyle baya kalabalikti. Viyana`daki bit pazarina oranla, daha genclere hitap eden, daha alternatif ve daha duzenli bir pazardi.




El yapimi eserler:



 Lego koleksiyoncusu:


Bit pazarindan sonraki duragimiz, yine Prenzlauerberg bolgesindeki `Berlin Wall Memorial` oldu. Berlin`deki duvar kalintilarinin onemli bir kismi burda. Diger onemli bir kismi da, East side gallery`de. Berlin duvarinin yapimiyla, metro-tren hatlari durdurulmus, burdaki istasyon atil duruma dusmus. Burdaki sergi salonunda, dogu ve batinin duvar yapilmadan onceki siyasi ve ekonomik durum, dogunun duvar yapmaya karar vermesinin altindaki sebepler, duvarin bir gecede sessizce nasil yapildigi, insanlarin dogudan batiya kacma denemeleri, duvarla degisen hayatlari ve duvarin yikilisi ayrintili bir sekilde fotograf ve videolarla anlatiliyor. 





Dogudan batiya kacis tuneli. Tunelin adi `Tunnel 57`, cunku bu kazilan tunelden 57 kisi batiya kacmayi basarmis. Sonra ajanlar tarafindan farkedilmis ve kapatilmis. 


Iyice etkilemeye baslayan soguk nedeniyle eve ugrayip, ustumuzde ne bulduysak giydik ve tekrar yollara dustuk. Simdiki istikamet oncelikle sehir merkezi, sonra Kreuzberg.

Fransiz buyukelciliginin bulundugu Pariser Platz. `Din olduremez` yazili pankart.



Kreuzberg`de aksam yemegi icin Antep sofrasini hedefliyoruz. Duyduk ki kebablar cok iyiymis. Ayaklarimiza kara sular inmis halde buluyoruz ama megersem tadilattaymis. Cokus :( Ama bu bolgede karin doyurcak yer bulmak o kadar da zor degil, heryer kebabci donerci. Biz de solugu kucuk bi koftecide aliyoruz, bi guzel kofteleri mideye indiriyoruz :)

Buarada, Berlin`le ilgili bir gozlem. Bu sehrin sokaklari genis mi genis, rahat mi rahat. 2`ser serit git-gel, tramvay yolu, sagli sollu parketmis arabalar. Ve hala kocaman kaldirimlar. Turkiye`deki yamuk yumuk kaldirimsiz sokaklarindan, yada Viyana`daki duzgun ama dar sokaklardan cok farkli.




Ikinci Gun (Pazartesi):


Ogleden sonra, bedava sehir turuna katilmaya karar verdik. Sehir merkezinde `muzeler adasi` denen en merkezde kendi kendimize biraz dolandik.








Sonra, tur icin bulusma noktasi olan Branden tor`a geldik ve turumuz basladi.


Rehberimizin adi Franziska. Hukuk mezunu ama profesyonel turist rehberligi yapan bir hatun. Bilgili ve eglenceli biriydi. 

Ilk duraklardan biri, Yahudi soykirimi aniti. Bu anit, genis bir alana yerlestirilmis degisik boyutlarda beton bloklardan olusuyor. Hic bir beton blok tam tamina ayni boyutta degilmis. Yahudu mimar Peter Eisenman tarafindan tasarlanmis, yapimi 2005`te tamamlanmis, yapimina 25 milyon Euro harcanmis. Yapimi tartismali bi surec olmus, bu nasil bi anit diye elestiren cok insan olmus. Mimar da hicbir zaman anlasilmak icin cok cabalamamis zaten. Zaten herkesin anlayacagi birbirinden farkli olacaktir. Ama yine de, rehberin bahsettigi bir iki teoriden bahsedeyim. Bloklarin ic kismi disariya gore soguk oluyormus, bu sogukluk ve duygusuzluk Nazi toplama kamplardaki yasantiyi anlatmaya calisiyor olabilirmis. Ya da bloklarin golgeleri geceleri, yine kamplardaki sira sira bekleyen insanlari temsil ediyor olabilirmis. Bu yapinin altinda da, muze varmis ama orayi ziyarete edemedik. 



Gece gorunumu:

Baska bir ilginc nokta da, Checkpoint Charlie, dogu-bati arasindaki bir gecis kapisina denk gelen nokta. Charlie adi Alpha A, Bravo B, Charlie C`den geliyormus. Soguk savas sirasinda, Amerikali bir askere Dogu tarafi askerlerinin kimlik sormasiyla ve Amerikan askerinin kimligini gostermeyi reddetmesiyle bir seri olay yasanmis. Iki taraf arasinda uzun sureli bir gerilim yasanmis, silahlar cekilmis. Ama neyseki, diplomatik yollardan cozulmus bu kriz. Yoksa 3. Dunya savasi burdan baslayabilirmis!?


Jandarma meydanindaki karsilikli duran kiliselerden birisi:



Berlin`in en eski universitesi: Humbolt universitesi. Albert Einstein, Friedrich Engels, Karl Marx, Max Planck gibi insanlara ev sahipligi yapmis. Nazi rejiminin baslarinda, kutuphanesinin 20 bin kitabi `sakincali` oldugu icin yakilmis. 


Yakilan 20 bin kitabin raflarda kaplayacagi bos rafi, yerin altindaki bir odada sergiliyorlar, Alman sair Heinrich Heine`in 1800lerin basindaki br eserinden su alintiyi yaparak: "Das war ein Vorspiel nur, dort wo man Bücher verbrennt, verbrennt man am Ende auch Menschen" (Baslangicta kitaplari yakanlar, sonunda insanlari yakarlar). Adam 100 sene oncesinden bilmis gelecegi. 



Rehberimize tesekkur ettikten ve bahsisini verdikten sonra, `Topologie des terrors` dokumentasyon merkezini ziyaret ediyoruz. Burasi Nazi rejiminin ana binalarinin toplandigi bolgeye kurulmus. 

Aciklamalar ve fotograflar arasinda dolanirken, Turkiye`nin icinde bulundugu surec kafamda daha da netlesti. Nazi donemiyle ilgili tespitlerin, aciklamalarin gunumuz Turkiye`yle iliskili yada benzer buldugum kisimlarinin altini cizdim. 

Cok tanidik soylemler..

Istikrar talebi.. Ic savas korkusu..



Politik arac olarak kullanilan teror.. 



Populer lider figuru arzusu.. Demokrasiden feragat etmek..



Hitler`i selamlamak icin `alanlari dolduran` kalabalik ve ona dokunmak icin birbiriyle yarisan kadinlar..





Bir Polonyali`yla iliskisi oldugu icin asagilanan kadin..



Sakali kesilerek asagilanan Yahudi..



Bu ic daraltici bir kac saati, yemek yemek ve degisik bir iki mekan bulmak amaciyla geride birakiyoruz, ve yonumuzu Warschauer Straße tarafina ceviriyoruz. Bu cadde uzerinde Vira pizzeria diye biyerde cok guzel bir domates corbasi, Italyan pizasi ve pesto pastasiyla karnimizi doyuruyoruz. Yakinlardaki Blechbilderbar`da yorgunluk biramizi tuketip, yorgun ama mutlu bir halde evin yolunu tutuyoruz.


Ucuncu Gun (Sali): The day of street art


Son gunumuzde, sabah yeterince erken kalkmayi basariyoruz ve 11`de televizyon kulesinin orda Berlin alternatif tur rehberiyle bulusuyoruz. Rehberimizin adi Jack. 8 senedir Berlin`de yasayan bir yazar. Turun baglantisi: http://alternativeberlin.com/subculture-berlin-free-tour

Ilk duragimiz, ustten gecen metro hattinin duvarlarindaki graffiti`ler. Duvar boyamak illegal oldugundan, graffiti sanatcilari duvarlari boyamak yerine eserlerini kagitlara basip, kagitlari duvarlara yapistiriyolarmis. 

Berlin`in onemli bir graffiti sanatcisi `El bocho`ymus. Bu sanatcinin en onemli karakteri `little lucy` adli cocuk karaktermis. Bu sirin gorunumlu kizin bi de kedisi varmis, ve bu kediye bissuru dengesiz sey yapiyomus. Mesela burda, kediyi kaynatip yemek yapiyor. 



Bi de internetten soyle bisey buldum, cok guldum, kediden doner yapiyor :D



`Tejn` diye Danimarkali, metal parcalarindan heykeller yapan sanatcinin eseri. Yaninda bitane daha heykel varmis, calinmis.



 Rehberimiz, metal heykelle ilgili biseyler anlatirken.




Jack`in referans gosterdigi guzel bi kitap. Aklimizin bi kosesinde dursun, denk gelirsek aliriz belki dedik.


Sonrasindaki duragimiz,  Hackescher Markt. Bu bolge, duvarin yikilmasinin ardindan bos evlerin sanatcilar tarafindan isgal edilmesiyle isgal-sanat evlerinin toplandigi bir bolge halini almis. Jack, bir kitaptan meydanin 1990lardaki halinin fotograflarini gosterdik, inanamadik. O zaman heryer harabeyken, su anda herturlu sosyetik magazanin oldugu satafatli bir meydana donusmus. Ve tabiki, isgal evlerinden geriye eser kalmamis. Hepsi teker teker kapanmis. Bir tane kalmis, o da legal olarak kuruldugu icin simdiye kadar varligini surdurebilmis. Buranin adi `Haus Schwarzenberg`. Buyrun icindeki graffiti`ler:


Bu graffiti`yi cizen adam, yakin zaman once Berlin`de yasanan efsanevi kutup ayisi olayiyla dalga gecmek icin kutup ayisi ciziyormus. Merak edenlere: https://en.wikipedia.org/wiki/Knut_(polar_bear)


Ve digerleri..




Haus Schwarzenberg`de Deniz Gezmis..



Berlin`in sokak sanatini kesfetmeye Kreuzberg`den devam ediyoruz. Kreuzberg, Turk mahallesi, (Viyana`nin bazi bolgeerinden tanidik oldugumuz gibi) magaza isimleri vs hersey Turkce. Jack, 2. Dunya savasindan sonra Turkiye`den Almanya`ya gerceklesen isci gocunden bahsediyor. Bize bakip gulumsuyor :) Ve, Berlin`de gocmen kulturuyle alternatif kulturun nasil icice oldugundan bahsediyor. Nitekim, Kreuzberg sokak sanatinin en yaygin oldugu bolgelerden birisi. 




Meshur astronot.. Bunu yapan sanatci cok ince bisey dusunmus. Bu binanin on tarafinda bir tane Volkswagen satis magazasi var. Bu magazanin onunde bayraklar dalgalaniyor. Geceleri spot isiklarinin golgesi, binanin bu yuzeyi uzerine dusuyormus. Gece, dusen bayragin golgesi sayesinde, astronot elinde bayrak varmis gibi gorunuyormus. Cok zekice. Biz gece bayrakli halini gormek icin tekrar gelemedik ama internetten buldugum bir fotografla gunduz ve gece halini kiyasladik.




Bu binanin ustunde, Turkce fiil cekimleri var :)



Yuruyerek, 3 Schwestern sanat evine variyoruz. Buranin tarihi onemi varmis. Eskiden cocuk hastanesi olan bu yer, terk haldeyken sanatcilar tarafindan gocmenler de dahil herkesin gelip katilabilecegi ve dil ogrenebilecegi bir sanat evine donusturulmus. Ama yakin bir zamanda kapatilip yerine alisveris merkezi yada onun gibi sacma sapan bisey acilmasina karar verilmis. Bunun uzerine Kreuzberg halki duruma el koyup, bu sacmaligi engellemis. Ve, bu guzel bina hala sanat-kultur evi olarak islevine devam ediyor. Cocuklar icin Berlin`in en buyuk muzik okulunu da bunyesinde barindiriyormus.

Buna benzer sekilde, son zamanlarda yasanan gocmen krizinde de Kreuzberglilerin ve genelde Berlinliler cok guzel insanlik ve dayanisma ornekleri vermisler. Bir kac multeci aile, bir sure parkta yasadiktan sonra, bir isgal evine yerlesmis ve orada yasamaya baslamis. Bir sure sonra, polis evi bosaltmak icin bu aileleri binadan zorla cikartmaya karar vermis. Bunun olmasindan bir gun once, kimsenin beklemedigi birsey yasanmis. Lise ogrencileri, aileleri ve ogretmenleri orgutlenip, toplu greve gitmisler. Bu oyle etkili olmus ki, geri adim atilmis. Cok guzel, degil mi? 




Binanin icinden..




Bir sonraki duragimiz, Osman amcanin meshur gecekondusu. Duvari insa ederken, sehrin duz bir cizgi halinde ikiye bolemedikleri icin, ara ara kor noktalar olusmus. Osman amcanin yerlestigi toprak parcasi da, aslen Dogu topragi olup da Bati`nin sinirlari icerisinde kalan bir toprak parcasiymis. Bu durumu firsat filen Osman amca, bu toprak uzerinde lahana yesillik vs yetistirmeye, yavastan da cer copten bi kulube insa etmeye baslamis. Onceleri, Dogu tarafi tunel kaziyo diye killanmis, ama sonra bakmislar ki kendi halinde tontis bi amca. Gecenlerde 90. dogumgununu kutlamis, hemen hemen hergun bahcesine bitkilerine bakmaya geliyomus. Bahcesinde bir adet DDR, bir adet Turk bayragi, bir adet de BRD bayragi dalgalaniyor. Onceleri gozunu korkutup kacirmaya, sonralariysa baya para teklif edip ayrilmasi icin ikna etmeye calismislar ama hicbirini kabul etmemis. Simdi eski duvarin orda, tatli bir bahce olarak duruyor. Bu da boyle tatli bir hikaye. 




Spree nehrini gecip, Afrikalilarin mekani olan YAAM`da alternatif turumuzu bitirdik. Burasi yazin kumsala donusuyormus, o halini de merak ettik.



Bu fotograf da, nehrin artik nekadar da eski halinden farkli gelistigini gosteriyor. Bu bolge coktan buyuk sirketlerin eline gecmis, bu durum da halkin nehirle baglantisi kesmis bile.



Turu tamamlayinca, gunesi kacirmadan su kenarinda asagidaki manzaraya nazir birer bira gumletip, hemen yakinlardaki East side gallery`ye kostuk.



Ve East side gallery..





Bu da tezatlik..



Hava kararinca, Guven`in ozel istegi uzerine nasil olsa toplu tasima biletimiz de var diyip, Hauptbahnhof`a gittik. 4 katli bi tren istasyonu ve baya cilgin. Ben bile etkilendim :P `Vay be, bu Almanlar da cok cilgin` seklinde agzimiz acik baya bi bakindik :)




Aksam yemegimizi evin yakinindaki kucucuk hamburgerci de yiyiverdik. Ben `Sophia-Loren` hamburgeri yedim, Gorgonzola peyniri soslu ve rokaliydi. Acayip lezzetliydi, fiyati da baya uygundu. Berlin`e yolu dusenlere siddetle tavsiye edilir (http://www.marienburger-berlin.de/)

Saraylar memleketi Viyana`dan gelince saraylara pek ilgi gostermez olduk heralde. Ama aksam 10`daki Parlamento kubbesi ziyaretinden once biraz zamanimiz vardi ve daha sehrin bati tarafina hic gecmemistik. O yuzden, Charlottenburg Palace`in onundeki Noel marketine dogru yola ciktik. Isiklarla beraber muhtesem bi goruntu olusturmustu saray.



Bu zat da sarayin koruyucularindan heralde..


Bu uzun mu uzun dopdolu gunu, onceden internetten randevusunu aldigimiz parlamento kubbesi ziyaretiyle bitirdik. Aslinda parlamentonun ici de ziyaret edilebiliyor ama bu ziyaret icin yer bulamadik. Siki bir guvenlik kontrolunden sonra, asansorle kubbenin altina geliverdik. Audio guide`larla kubbenin tepesine dogru ilerleyen rampadan ilerlemeye basladik. Ilerledikce, kulagimizdaki rehber cevredeki binalarla ve kubbenin yapimiyla ilgili bilgiler verdi. 





Kubbeden parlamento salonunun goruntusu. Yapay isik gereksinimi minimuma indirmek icin, yani gunes isigindan maksimum faydalanabilmek icin kubbenin ortasina aynalar yapmislar ki, isik dagilmadan salona yonlendirilsin. 





Gece oldugundan, etraftaki binalari pek secemedik ama manzara yine de muhtesemdi. 





Kubbenin en tepesinden alaman yildizlari.. :)



3 dopdolu gunun ardindan, biz Berlin`i cok sevdik..

Bir dahaki sefer icin unutmadan kendime not duseyim; 1- Parlamento binasinin daha kapsamli olan turunu yap, kubbesini gunduz gez. 2- Hayvanat bahcesini ve 3- Potsdam`i ziyaret et. 

Ve bir sonraki sefere kadar (tercihen yazin) Berlin`e veda ettik.. 



2015 Aralik, Gulsah & Guven 

3 comments:

  1. Cok guzel bir yazi olmus..detayli anlatmaniz ve gorsel olarak desteklemeniz Berlini hic gormeyenler icin iyi bir rehber niteliginde..osman amcanin hikayesi beni cok etkiledi..
    Not: gulsah ile guvenin Avustralya maceralari adli bir blog dort gozle bekleniyor:))

    ReplyDelete
    Replies
    1. :D şimdilik Avusturya maceralarıyla idare et, Avustralya da olur birgün :)

      Delete